Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Hatay °C
Profesyonel Emlak

BERLİN İSTİHBARATI AFGANİSTAN FİYASKOSUNU TARTIŞIYOR!

BERLİN İSTİHBARATI AFGANİSTAN FİYASKOSUNU TARTIŞIYOR!
REKLAM ALANI
20.08.2021
A+
A-

BERLİN İSTİHBARATI AFGANİSTAN FİYASKOSUNU TARTIŞIYOR!

Alman dış istihbarat servisi BND, Taliban’ın ilerleyişini önceden tahmin edemediği için eleştirilerin odağında. Tartışma, Merkel’in başını başbakanlığı sonrasında da ağrıtacak kadar büyüyor.

Almanya’nın dış istihbarattan sorumlu teşkilatı BND, ülke dışında hem sivil hem de askeri istihbarat yürütmekle görevli. Görev tanımı ise kendi internet sayfasında şöyle: BND, dış politika ve güvenlik poltikaları alanlarında bilgi toplamak, bunları değerlendirmek ve federal hükümete rapor ve analizler halinde sunmakla yükümlüdür.

Dolayısıyla BND, Almanya’da siyaset için bir nevi erken uyarı sistemi olma özelliğine sahip.

BND’nin kendi tanımı baz alınarak bir değerlendirme yapıldığında ise Afganistan’da büyük bir başarısızlığa uğradığı apaçık ortada. Bu başarısızlığı nedeniyle de fatura federal hükümete kesildi. Zira Dışişleri Bakanı Heiko Maas, henüz iki ay önce Haziran 2021’de Alman parlamentosunda yapılan bir değerlendirmede Taliban’ın kısa sürede yönetimi ele alma ihtimalinin mümkün olmadığını savunmuştu. Maas’ın bu değerlendirmesi kuşkusuz dış istihbarattan sorumlu, tam adıyla Almanya Federal Haber Alma Servisi’nin (BND) verilerine dayanıyordu.

Alman vatandaşlarının hayatını tehlikeye attılar

Almanya’da federal hükümet, iç istihbarattan sorumlu Anayasayı Koruma Teşkilatı (BfV), Askeri İstihbarat Servisi (MAD) ve dış istihbarattan sorumlu Federal Haber Alma Servisi’nden (BND) düzenli aralıklarla güvenliğe dair bilgi alıyor. BND’nin hazırladığı durum değerlendirme raporları kuşkusuz dışarda görev yapan Alman askerlerinin, dış temsilcilik personelinin ve yerelde birlikte çalışılan insanların güvenliği açısından büyük önem taşıyor.

POLİTİKA | 19.08.2021
Batı’nın Taliban’la diplomasi imtihanı

Bu kişilerin Afganistan’daki uluslararası güçlerin çekilmesinin ardından büyük bir tehlikeyle karşı karşıya kalmasından da istihbarat birimleri sorumlu, özellikle de BND’nin hataları söz konusu. Son günlerde Almanların ve Almanlarla çalışan yerli personelin tahliyesine ilişkin alelacele atılan adımlar, Kabil havalimanından yapılan panik halindeki kurtarma operasyonları BND’nin hatasını gözler önüne seriyor. Zaten Dışişleri Bakanı Heiko Maas da açıkça, “Ortada iyiymiş gibi gösterilecek bir durum yok” diyerek hatayı itiraf etti.

Sorumluluk sadece Sosyal Demokrat Parti’li (SPD) Dışişleri Bakanı Maas’ta da değil, onunla birlikte Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) üyesi Başbakan Angela Merkel de gelen eleştirilerle karşı karşıya. Aynı şekilde istihbaratın kendisi de eleştirilerin odağında.

Eski bir BND çalışanın iddiaları

Sosyal Demokrat Parti (SPD) üyesi ve Federal Meclis Milletvekili Uli Grötsch de parlamentonun istihbaratları denetlemeden sorumlu komisyonunun acilen toplanarak milletvekillerini bilgilendirmemesini talep ediyor. Kendisi de komisyon üyesi olan Grötsch, Deutsche Welle’ye verdiği demeçte, “Federal hükümet, istihbarat servisleri ve uluslararası partnerlerimiz, Afganistan’dan askeri güçlerin çekilmesi bağlantılı durumu yanlış değerlendirdi. Onlarca yıldır süren uluslararası bir misyon olduğu dikkate alındığında ise olanlar Alman ordusu için de çok acı” diye konuşuyor.

Grötsch’in talebi, 26 Eylül’de yapılacak Federal Meclis seçimleri sonrasında kurulacak yeni hükümetin Afganistan’dan çekilme ve sonuçlarına dair bu başarısızlığı kapsamlı şekilde ele alması. Grötsch ilk başta da Taliban’ın ülkede yönetimi hızla ele geçirmesi, gerilimin tırmanması ve oluşan karmaşanın önceden tahmin edilebilir, öngörülebilir olup olmadığının ortaya çıkarılması gerektiğini savunuyor.

Eski BND çalışanı Gerhard Conrad ise Taliban’ın Kabil’e girmesinin ardından yaptığı değerlendirmede, istihbaratların çok sayıda insanla sahada faaliyet yürütmesinin şart olduğunu vurgulayarak Afganistan’da bunun yapılmadığını söylüyor. Eski bir istihbaratçı olan Conrad, “Öncelikle rakibinizin hareketlerini izleyebilmeniz gerekli. Ve tabii ki karşıt tarafın, hükümette ve hükümet güçlerinde ne tür hareketlilikler olduğunu yakından bilmelisiniz. Bu saydıklarım Afganistan’da kapsamlı ölçüde yapılmadı” diye sözlerini sürdürüyor ve ekliyor: “Eğer bir grup engelle karşılaşmadan bir yere girebileceğini, gücü ele geçirebileceğini düşünüyorsa bunu yapar da. İstihbaratlar olarak bunları öngörmek ve kendini buna ayarlamak zorunda.”

“BND kendini ABD istihbaratına teslim etti”

İstihbaratların denetiminden sorumlu meclis komisyonunun Sol Parti’li üyesi André Hahn da BND’yi tamamen başarısız olmakla suçluyor ve “Taliban’ın bu kadar hızla iktidarı eline alacağını ruhları duymadı” diyerek BND’yi kendilerini tamamen ABD istihbaratlarının bilgilerine teslim etmekle suçluyor. Hahn’a göre ABD istihbarat birimleri, askerlerinin çekilmesinden sonra yaşanacak gelişmeleri kestirmekten tamamen uzaktı.

Federal Meclis istihbaratları denetleme komisyonu üyesi Hahn, “Eğer BND kendisi bilgi toplamayacaksa böyle bir istihbarat teşkilatına ihtiyaç var mı?” diye de soruyor.
New York Times’in adını vermek istemeyen bir istihbarat yetkilisine dayandırdığı bir haberde, ABD istihbarat teşkilatlarının Temmuz ayında Taliban’ın hızlı zafere ulaşacağı konusunda uyardığı bilgisine yer veriliyor. ABD yönetiminin bu konuyla ilgili henüz doğrular nitelikte bir açıklaması olmadı.

Afganlar kaybeden taraf için savaşmaz

“Taliban’ın ülkede yönetimi bu kadar hızla ele geçirmesi nasıl mümkün oldu?” sorusu Afganistan uzmanı Jan Koehler’in de cevabını merak ettiği en önemli soruların başında geliyor. Yıllarca Almanya Federal Meclisi’nde uzman olarak da görüşlerine başvurulan, Londra ve Oldenburg’daki üniversitelerde öğretim üyesi olarak görev yapan Koehler, “Bağlantı ağı iyi olan Afganistan kuruluşları ve orada onlarca yıldır kalkınma çalışmaları ve programları yürüten sivil toplum oluşumları da Taliban’ın hızlı zaferi karısında çok şaşkın ve tamamen hazırlıksız yakalanmış durumda” diye aktarıyor.

Yıllardır Afganistan’a da giderek yerinde araştırmalar yapan Koehler’e göre, devrik Devlet Başkanı Eşref Gani’nin hızla yurtdışına kaçışı ve Kabil yönetiminin hızlı sonunun muhtemel bir açıklaması yine de var. Büyük ihtimalle yıllarca Afgan ordusu askerlerinin kendi hükümetine güvenmediğini söyleyen Koehler, “Böyle bir olay kuşkusuz öngörülebilirdi, ancak böyle bir hızla gerçekleşmesi ayrı bir acı tecrübe oldu” diye vurguluyor.

Dolayısıyla Koehler, Afgan asker ve polislerin Taliban’a yönetimi savaşmadan bırakmasına çok da şaşırmamış. Koehler’e göre Afganlar mağluplar için savaşmaz. Askerlerin ve polislerin Kabil hükümetini zaten kaybeden taraf olarak görmüş olduğunu vurgulayan Koehler, Gani yönetiminin sahip olduğu imajın durumunu da iyice gözler önüne serdiğini ifade ediyor. Koehler, “Askerler ve polis, Kabil hükümetinin, bu devlet ve mevcut iktidar uğruna özellikle de Amerikalılar olmadan gerçekten savaşabileceğine dair güven duymadı” yorumunu yapıyor.

Jan Koehler, istihbaratların ihmal ve hataları bir yana, özellikle Alman ordusunun bütün bu gelişmelerden sorumlu tutulamayacağı görüşünde. Koehler’e göre Afganistan’daki adımları ABD kendisi belirledi ve Alman hükümeti de Alman ordusu da bu kararda pek bir hareket serbestisine zaten sahip değildi. Koehler, “Trump Afgan hükümetini bile dikkate almadan doğrudan Taliban ile müzakereye başlamıştı” diye de hatırlatıyor.

Afganistan Merkel’i görevinden sonra da meşgul edecek

Afganistan konusunda hem BND hem de BND’nin kontrolünden sorumlu başbakanlık dairesi için hata analizi henüz yeni başladı. Bu mesele büyük ihtimalle Almanya’da 26 Eylül’de yapılacak Federal Meclis seçimleri sonrasında da parlamentoyu epey meşgul edecek. Büyük ihtimalle bir araştırma komisyonu kurulacak.

Eğer bir araştırma komisyonu kurulursa bunun ucu Başbakan Angela Merkel’e dokunacak, zira Merkel de muhtemelen tanık olarak dinlenecek. Her ne kadar Merkel bir daha aday olmasa ve yeni hükümette yer almasa da dönemin istihbaratlardan sorumlu en üst yetkilisi olarak fiyaskonun siyasi sorumluluğunu da üstlenmek zorunda kalacak.

PROF. DR. ABDURRAHİM VURAL- ALMANYA

REKLAM ALANI
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.